8 Haziran 2015 Pazartesi

Defne...






Düzgün bir çocuk yetiştirmeye çalışıyorum. Her anlamda. Davranışıyla, duruşuyla, seçimleriyle, nezaketiyle, insanlara olan davranışlarıyla, eğitimiyle.. Herşeyiyle düzgün bir çocuk yetiştirmek en büyük amacım. Yediklerine içtiklerine bile sırf bu yüzden büyük özen gösteriyorum. Benim yedirmediklerimi başkalarının yedirmesinden bu yüzden hoşlanmıyorum.Evlat sevgisi bambaşka bir şey.. Tarifi yok.. Endişeleri, korkuları, mutlulukları çok fazla ama.

Tek çocuğum var ve belki de hep tek çocuk olarak kalacak Defne. Bu yüzdendir bu kadar üstüne titreyişim. Dışardayken ya da yabancıların arasında hep gözüm üstünde. Hep bi korkum, bir endişem var. Başına kötü bir şey gelecek diye. Bu yüzden kimsenin benden habersiz bir yere götürmesini istemiyorum, bana sormadan, haber vermeden. Şimdi bu korkularım gitgide daha da artıyor. Ülkemin içinde olduğu durum, gitgide daha da kötüye gidiyor bana göre. Kötü insanlar daha çok içimize giriyor. Ve ben bundan son derece rahatsızım. Belki çocuğumu ilerde gönül rahatlığıyla bir okul gezisine bile gönderemiyeceğim. Belki arkadaşlarıyla gezmelere gönderirken bin kere düşüneceğim. Alıp gitmek, bu ülkeyi terketmek son zamanlarda en çok düşündüğüm şey. Gün geçtikçe çocuğumla ilgili endişelerim artıyor. Ben bu insanların arasında bu sokaklarda nasıl düzgün bir insan yetiştireceğim. Korunaklı çocuk yetiştirmek benim tarzım değil. Çok fazla korunaklı büyütüldüm çünkü. Çok fazla yasaklı. Kendi çocuğumu asla böyle büyütmek istemedim. İstemiyorum da. Bilgim dahilinde herşeyi özgürce yaşabilmesini istiyorum. Herşeyi isteyerek severek, gizlemeden yapsın yaşasın istiyorum.

İyi bir insan olsun istiyorum. Mesleği çok da derdim değil benim. O onun tercihi.Beni bağlayan kısmı çok ama çok iyi bir eğitim alması.  Ama iyi bir insan olması benim isteğim. Hep bunun olması için uğraşıyorum daha çok. Ama bu kadar kötülüğün içinde bu kadar kötü insanlar tarafından yönetilirken nasıl o bu kadar iyi kalacak bilmiyorum. İnsanlara iyi davranması, vefalı, vicdanlı, ailesine büyüklerine sevdiklerine hep saygılı olması. Gerektiği kadar dini bütün olması. Fazlası için zorlanmaması.

Korkuyorum evet… Onu yetiştirirken kötülüklerden koruyamamaktan.. Yetememekten, yetişememekten..

Alıp gitmek istiyorum onu burdan. Bu ülkeden. Bu insanlardan uzakta yaşamasını çok istiyorum çoğu zaman.

Eğitimi bahanesiyle sanırım bunu bir gün gelecek yapacağım. O güne kadar Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Darıca Hayvanat Bahçesi gezimiz



Uzun zamandır gitmek istediğim bir yer di, Darıca Hayvanat Bahçesi.Defne hayvanları çok seven biri olduğu için ve kitaplarda özellikle ona hep vahşi doğa hayvanlarını gösterdiğim ve anlattığım için çok meraklı. Daha 18 aylık falandı belki daha küçüktü aslan kükremesini yapardı keyifle.. Maymun sesleri çıkarırdı ki biz en çok buna gülerdik:)

Neyse ki sonunda bu hafta sonu oyumuzu hemen kullandıktan sonra biraz geç de olsa gidebilgik Darıca'ya.. Gerçekten benim bile umduğumdan büyük bir yermiş.Gezmesi aslında çok keyifli bir yer. Fakat söylemem gerekenler aslında çok da olumlu sayılmaz. Terkedilmiş bir hayvanat bahçesi gibi Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi. Çoğu kafesler, hayvan yuvaları boş. Fakat çalışanlar, gerçekten çok ilgiliydi. Biz daha yeni girdiğimizde ve aslında nerden başlayıp nereye doğru gideceğimizi bilemezken, bir adam gelip cüce maymunlarımızı gördünüz mü? Bakın bu taraftalar deyip bizi kapalı bir alana götürdü. Belki yarım saat tek tek o maymunları anlattı bize. Onların bakıcısıymış. Bu biraz içime su serpti dedim güzel çalışanlarının vefası ve hayvan sevgisiyle ayakta demekki burası.
Sonra bişeyler atıştırmak için bir yer bulalım dedik. İçerisnde birkaç tane cafe var. Fakat inanın yemek yenecek gibi değil. Biri Gourmet Garage'dı ki bence acilen ya bir düzene sokmalı, yada kapamalı. Yoksa ismine zarar gelebilir. Çünkü hem bakımsız, hem hijyenden eser olmayan cafelerden biriydi. Üzüldüm. O kadar güzel bir hayvanat bahçesi bu kadar kötü olmamalıydı.
Neyse; Defne çok eğlendi. İnanılmaz heyecanlar, şaşkınlıklar yaşadı. Onun ifadelerine biz de şaşırdık. Sürekli " Anne bak ooyda bişii vaaaay" deyip bizi sürüklüyordu. Maymunlar tabiki en çok ilgisini çekenlerdendi ve atlar.. Atları çok seviyor bende bundan çok memnunum. Çünkü bende çocukluğumdan beri atları çok severim. Bi de üzerine binme cesareti gelse Defne'ye süper olucak:)
Deve'yi gördüğündeki şaşkınlığı görmenizi isterdim:) Çoğu kez gülme krizine girdik.
Eksik çok hayvan vardı. Filler olabilirdi mesela, Maymun, şempanze yuvalarının çoğu boştu.
Penguen ve leoparlar olduğu yazıyordu tabelalarda ama biz göremedik. Bir tane timsah gördük onun da yanına bir türlü gidemedik.
Zürafalar vardı 3 tane. Şahanelerdi. Ama kapalı yuvalarındaydı. Oysa keşke dışarda olsalardı. Defne yinede camdan hayranlıkla izleyip, ne kadar da büyüüüükk deyip durdu:)
Onun bu heyecanlarına, tepkilerine aşığım.
İki tane eşşek vardı ki Defne'nin onları görünceki tepkisi günün bombasıydı:)) "Arkadaşım eşşeeekk gel gel, gel buyaya" Neyseki o anı videolayabildim:) Arkadaşım Eşşek en sevdiği şarkı olduğu için onu görünce direk bu tepkiyi verdi.
Şahane iki tane kaplan vardı. Olağanüstüydü. Heralde çocukluğumdan beri bende ilk defa görüyordum ve hayranlıkla izledim bahçesinde gezintisini. Fakat asla unutmayacağım bişey vardı ki; Adamın biri kaplanın kafesine üzerinden çıkardığı kazağı sürekli fırlatarak kaplanı sinirlendirmeye çalışıyor ve kaplanın onu yakalamasına uğraşıyordu. Kaplan yakaladı ve kazağı parçaladı. Ohh dedim içimden bide seni çekivereydi şu demirlere de yapışıp kalsaydın orda. Bu nasıl bir cehalet, nasıl bir manyaklıktır anlam veremedim. Bi de tüh be kazak gitti demezmi? Dua et sen yaşıyosun e be gerizekalı:)
Ceylanlar vardı. Dünya şahanesi hayvanlar. Defne yanlarından bir süre ayrılamadı. Kendi boyuna en yakın hayvanlardandı çünkü:)
Pelikanlar, ayılar, Lamalar, aslanlar, kuşlar, papağanlar.. Gerçekten güzel bir geziydi. Tekrar gideceğiz mutlaka daha uzun ve daha rahat dolaşabilmek için.
Umarım biraz daha geliştirilmiş olur.